"Biz çalarken, mülkiyet daha icat edilmemişti"
Çingene Atasözü

Yüzükler, Efendiler ve İktidarsızlık

     I. Filozof Kral

     Platon;" ya krallar filozof olmalı, ya da filozoflar kral" derken iktidarı elinde bulunduran kişi "iyi"  olursa iktidarın yönetilenler için de faydalı bir şey olacağını dile getiriyordu. Yani sorunu iktidarın kendisinde değil, onu kullanma biçiminde görüyordu. Halbuki cümlenin kendisi bile bir hata olduğunu fısıldıyor bize. Filozoflar kral olsaydı, artık filozof değil, kral olurlardı. Krallar filozof olsaydı eğer, muhtemelen krallıklarını bırakmak zorunda kalırlardı. Dolayısıyla önerme şuna benziyor: "ya ceylanlar ormanın kralı olmalı, ya da ormanın kralı (aslan) ceylan olmalı". Otlayan bir aslanla, avlanan bir ceylan...
      
     II. Yüzükler ve İktidar

     Artık bir kült haline gelmiş olan Yüzüklerin Efendisi yüzeysel de olsa, büyük bir kitle tarafından bilinir. Bir yüzük peşinde heba olan hayatlar... Hikayede yüzüğün efendisi oldukça "kötü" biridir. Yüzüğü de kötülüğünü yaymak üzere herkesi emri altına almak üzere kullanmaya çalışmaktadır. Bir grup "iyi" de yüzüğü yok etmeye çalışırlar. Yüzüğü ona karşı kullansalar, yüzüğün kendilerini de kötü yapacağına inanırlar. Çünkü sadece efendisine itaat etmektedir yüzük. Tolkien, belki kasten olmasa da, burada oldukça önemli bir noktaya değiniyor: iktidar. Yüzük, kötü birinin elinde olduğu için hep kötülüğe yol açmış. Ama iyi birinin elinde olsa da iyiliğe yol açamıyor. Çünkü zaten var olma sebebi kötülük. Kendine sahip olanı kontrolüne geçiren bir güç gizli içinde.

   
     Günümüzde iktidardan kaynaklanan kötülükler de, sanki iktidara sahip olandan kaynaklanıyormuş gibi görünüp, iktidar başkaca bir güç tarafından ele geçirildiğinde iktidarın niteliğinin de değişeceği varsayılıyor. Burjuva siyasi partilerin zaten iktidarın değimesi gibi bir amacı olmadığı için, sadece el değiştirmesi yeterli oluyor. Ancak iktidarın niteliğini tamamen değiştirmek amacı güden sosyalist ve komünist partiler de, iktidar komünist partinin eline geçtiğinde (onlar isçi sınıfı derler), artık tamamen iyi ve insanlığa hizmet eden bir rol oynayacağını iddia ediyorlar. Hatta daha da ileri giderek, bir süre sonra da kendi kendini yokedeceğini...
      
      İktidar, yönetmek için baskı altına almak için varolan bir yapı. Tıpkı devlet ve onun kurumları olan polis, ordu, yargı gibi. Bu kurum ve kurumları elinde bulunduran kişi de, onları şeklen yeniden yapılandırsa bile yine yönetmek için elinde bulundurur. Yönetmek için de yasa yapması, yani yasak koyması gerekir. "Bir kez yasa çıkarmaya başlayan, bunu kolay kolay durduramaz artık". Willian Godwin'e hak vermek gerek. Bu yasa çıkarmanın verdiği hazdan değil, iktidarın getirdiği 
"sorumluluktan" kaynaklanır. 

     III. İktidar Her Yerde

     Devlet yönetimindeki iktidarın ezici gücü, toplumu öyle bir şekillendirir ve kendine bağımlı kılar ki, yönetim altındakiler onsuz yapamayacaklarına ikna olurlar. Bütün toplumsal ilişkileri eline geçirir iktidar. Daha da kötüsü, çoğu zaman bunu kendi koyduğu yasalarla yapmaz. İçselleştirilen iktidar, günlük hayatta karşılığını bulur. Evlilik ilişkilerinde koca rolünü üstlenen erkek, karısı üzerinde aynı etkiyi kurmaya çalışır. Aileler çocukları üstünde. Öğretmenler öğrencileri üstünde. Tüm bu ilişkilerde yönetilen taraf, iktidarı içselleştirdiği için çoğu zaman bu baskının farkında olmaz, çünkü baskı her zaman şiddet yoluyla var olmaz. Toplum, çevresine yaftalayan gözlerle baktığı için, fiziksel şiddete maruz kalmayacağını bilse de, birey davranışlarına çeki düzen vermeye zorlanır. Her an izleniyor olmanın verdiği rahatsızlıkla toplum gibi davranır kişi. Devletin sokakları donattığı kameralar da tam olarak bu işlevi görür. Kameranın orada olduğunu bilmesek bile, izlenme hissi tedirginliğe yol açar. Bu tedirginlik sadece tek bir birey için geçerli olmadığı için, izlenen kişi bunun kendi güvenliği için yapıldığına ikna olur.  

     IV. Bir Porsiyon  İktidar


     İktidarın var olduğu toplumlar zorunlu olarak hiyerarşiktir. Bu hiyerarşinin neresinde olduğuna bakılmaksızın, herkesin yönetmeye çalıştığı birileri bulunur. Patronundan azar yiyen müdür personel sorumlusuna, personel sorumlusu işçiye, işçi de ailesindeki bireylere otoritesini yansıtır. Her şeyi düzenleye bir iktidarın varlığında, her şey iktidarla düzenlenmeye çalışılır. Boyutu ya da gücü ne olursa olsun, herkes kendisi için bir porsiyon iktidar alır. 


     V. Tekrar Yüzükler ve İktidar


     En aşağıdaki yansımalarıyla beraber iktidarı yoketmek, bugünkü anlamıyla yaşamı elbette darmadağın edecektir. Ama iktidarın da yıkılabilir bir şey olduğunu gören, iktidarsız bir yaşamın mümkün olduğunun farkına varan herkes için, devlet iktidarının tüm kalıntılarını temizlemek yeni bir hayatın kapılarını açacaktır. Etiğin varlığı için ahlak zorunlu olmadığı gibi, birliktelik için evliliğin, işlerin yürümesi için otoritenin ve kimse için mülkiyetin gerekli olmadığı bir dünyada da yaşanabilir. Yapılması gereken iktidardaki kötülüğü değil, iktidarın ta kendisini, yüzüğü yok etmektir. Bunu yüzüğü kullanmadan da yapabiliriz. Yüzük tayflarına dönüşmeden, yüzükten kurtulabiliriz.




Kocaman bir ateş yakacağız
Kağıt paralardan
Tahvillerden
Vasiyetnamelerden
Vergi dosyalarından
Kira kontratlarından
Ve borç senetlerinden
Ve herkes
Kendi cüzdanını da bu ateşin
İçine atacak
                             Weitling

Hiç yorum yok:

sayın seyirciler